Volkan Konak Vesilesiyle…
Elias Nin
Bu yazıyı Edip Akbayram öldüğünde yazacaktım ama o sıralar günden yoğundu öylece kaldı. Tabii ki asıl mesele Edip Akbayram, Volkan Konak, Livaneli, Ruhi Su, Ahmet Kaya, Suavi ve diğerleri değil, bu vesileyle sosyalizm hareketine bulaştırılmış olan Kemalizm virüsünü konuşmak istiyorum.
Yukarıda adlarını zikrettiğim müzisyenler/şarkıcılar, devrimci olarak bilinir, anılır, büyük ölçüde de böyle kabul görürler; onlar da kendilerini bu biçimde tanımlarlar.
Bu kişilerin geniş kitlelerin devrim ve sosyalizm davasına yönelmesinde büyük katkısı olduğu, en karanlık zamanlarda onların sesi olduğu kabul edilir; kısmen doğrudur da.
Lakin bu kişilerin ve onların durdukları yerin, temsil ettikleri çizginin Türkiye özelinde sosyalizm mücadelesinde yıkıcı bir etkisinin olduğu kanaatindeyim.
Örneğin sol, sosyalizm ve Kemalizm sözcüklerin iç içe geçerek aynı şeymiş gibi algılanmasında ve Kemalizm denilen karşı devrimciliğin kitleler tarafından “devrimci” olarak kabulünde bu sanatçıların payı büyüktür.
Aynı şekilde misakı millicilik, vatanseverlik benzeri karşı devrimci değerlerin sol tandanslı kitlelerde kabul görmesinde de bu sanatçıların payı büyüktür.
Çünkü bu sanatçılar, sosyalizm ile Atatürkçülüğü aynı şey olarak tarih ediyor, kitlelere bunu etkili bir biçimde propaganda ediyorlardı.
Mesela Zülfü Livaneli, Edip Akbayram’ın tabutu başında şunları söylüyordu:
“Edip, Atatürkçüydü, sosyalistti, ışıklar içinde yatsın, ışıklar içinde yatsın…”
Düşünsenize, tarihin ilk faşist ve ırk esasına dayanan devletinin kurucu ideolojisi olan Kemalizm, sosyalizm olarak kabul ediliyor ve propaganda ediliyor. Bunun, Nazizm’in sosyalizm olarak propaganda edilmesinden farkı yoktur.
Tabii ki bu çarpıklığın mimarı adı geçen sanatçılar değil, evveliyatı var. Bu virüsün çıkış kaynağı, TKP, TİP geleneğidir; tabii onlar bu kadar ileri giderek Kemalizm’i “sosyalist” ilan etmediler ama ona “devrimci” bir anlam yüklediler.
Bu virüs Doğu Perinçek, Yalçın Küçük gibi kiralıklar vektörler aracılığıyla 68 kuşağına bulaştırtıldı; zaten pandemi halini de o zaman aldı.
Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi etkili ve popüler öğrenci liderlerinin, “Kemalizm soldur, milli kurtuluşçuluktur, emperyalizme karşı isyan bayrağıdır” türünden bir tutum alarak onu devrimci ilan etmeleri; Kürdistan'ın, Pontus’un, Batı Ermenistan’ın işgal hareketini “Kurtuluş Savaşı” olarak mütalaa etmeleri virüsün pandemiye dönüşmesinde ölümcül bir etki yapmıştır.
Tabii bu öğrenci liderlerinin korkunç ölümleri de hem onların hem de onlar üzerinden Kemalizm virüsünün sol/sosyalist kitleler arasında daha etkili olmasının yolunu açmıştır.
90’lı yıllarda, büyük ölçüde Kürdistan’daki anti sömürgeci savaşın etkisiyle Türkiye’deki sosyalist/sol kesimlerde de Kemalizm virüsüyle mücadele etkili olsa da sonuna kadar gidilemedi zira virüs mutasyona uğrayarak kendisini yeniledi.
Kemalizm virüsünün yardımına Apoculuk yetişti; misakı milli, Atatürkçülük ve onun “devrimci, anti emperyalist olduğu” efsanesi yeniden hortlatıldı.
90’lı yıllarda özgüven sarsıntısı geçiren, “cumhuriyeti yeniden tartışmak lazım” tartışmaları yapmaya başlayan Türklük, Apoculuğun katkılarıyla adeta küllerinden yeniden dirildi ve bugünlerde tarihinin altın çağını yaşamaktadır.
Volkan Konak, bu çarpık prototipin en çarpık örneklerinden biri olarak üzerinde düşünülmeye değer bir kişidir.
Kendisini devrimci olarak tanımlıyor ama Atatürkçü, Türk bayrağını, “lekesiz, alnı ak bayrağım” olarak selamlıyor, “Ben Laz değilim, Rum da değilim. Kökenim belli. Kardeşim biz Karadenizliyiz, aynı zamanda da Dünyalıyız. Küçülme değil dünyayı ele geçirme peşindeyiz” diyor.
Bir taraftan Türk ve Atatürkçü, sömürgeciliğin, ırkçılığın sembolü bir barağı alnı ak, lekesiz ilan ediyor, diğer taftan devrimci ve dünyalı…
Birçok kuşak bu kavram kargaşası içinde şekillendiğinden, Mustafa Kemal, Seyit Rıza, Hz. Ali, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaykapkaya, Ahmet Kaya, Che Guevara fotoğraflarını yana yana asmakta bir beis görmüyor.
Eğer Edip Akbayram, Livaneli, Suavi veyahut da diğerleri, önce sosyalistlerin 1 Mayıs etkinliğinde, ardında da CHP’nin 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında sahne alıyorsa; kim neyi, nasıl birbirinden ayırt edebilir ki?
Ahmet Kaya, bir yandan “yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm” deyip, diğer yandan “Atatürk milliyetçisiyim ve o, büyük bir devrimciydi” diyorsa, sol ve sosyalizmle yeni tanışmış genç kuşaklar kurt ile kuzuyu nasıl ayırt edebilsin?
Bu çelişkili durumun sonlandırılması şarttır, aksi halde sosyalizm itibar kaybetmeye, Kemalizm’in özdeşi olarak görülmeye mahkumdur.
Mesela Kürt ulusalcıları arasında sosyalizm düşmanlığın artış göstermesinin en önemli nedenlerinden biri de budur.
Buna son vermek lazım, bunu yapacak olan da Bolşevizm geleneğine bağlı sosyalistlerdir.
Bunun da ilk adımı, biraz daha fazla kişi katılsın diye bu tür ses ve müzik sanatçılarını kendi etkinliklerine davet etmemekten vazgeçmektir. Zira kendilerine hem sosyalist hem de Atatürkçü diyen sanatçılar, yazarlar, sinema oyuncuları, Kemalizm virüsünü sola/sosyalizme taşıyan vektörlerdir (taşıyıcı).
instagram.com/p/DH5kuREtvI7/?i…
Elias Nin on Instagram: "Volkan Konak Vesilesiyle… Bu yazıyı Edip Akbayram öldüğünde yazacaktım ama o sıralar günden yoğundu öylece kaldı. Tabii ki asıl mesele Edip Akbayram, Volkan Konak, Livaneli, Ruhi Su, Ahmet Kaya, Suavi ve diğerleri değil, bu vesi
38 likes, 3 comments - nin.elias on April 1, 2025: "Volkan Konak Vesilesiyle… Bu yazıyı Edip Akbayram öldüğünde yazacaktım ama o sıralar günden yoğundu öylece kaldı.Instagram
freend
in reply to Otto Pureblood • • •