‘Demokrasi’ retoriği ile Kürt kimliğinin tasfiyesi: apoculuğun üç ayaklı stratejisi
Ahmet Zeki Okçuoğlu
1999’da Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinden sonra Apocu doktrin siyasi ve ideolojik olarak yeniden tarif edildi.
Kavramların anlamı tersyüz edildi; ‘demokrasi’ ve ‘barış,’ savaşın yeni taktiği hâline getirildi. Hedef değişmemişti: Kürt halkının devlet fikrini yok etmek, millet bilincini unutturmak ve bu sayede Kürt kimliğini sessizce tasfiye etmek.
Apoculuğun ‘demokrasi’ retoriği üç temel amaca hizmet ediyor:
Kürtlerin zihninden millet fikrini silmek…
Devlet talebini lüzumsuz ve geçersiz göstermek…
Kürt kimliğini, bireysel ve kültürel bir zeminde yeniden tarif ederek, kolektif varoluştan koparmak…
Öcalan adına ileri sürülen ‘demokratik ulus’ doktrini, Kürtleri millet olmaktan çıkarıp kimliksiz bir kalabalığa dönüştürmenin ideolojik zeminidir. Bu modelde Kürtlerin kolektif kimliği reddedilir; bireysel ve folklorik bir kimliğe hapsedilir.
Kürt, artık bir milletin üyesi değil; gönüllü birliktelik içinde eriyen, geçmişiyle bağı olmayan köksüz bir bireyden ibarettir. Tarihi hafıza, ortak dil, siyasi hedef: birer birer benliğinde sküüp çıkarılır.
Bir başka ifade ile ‘demokratik ulus,’ Kürt millî hafızasının mezar taşıdır.
Apoizm, ‘millet-devleti Kürtlerin nazarında şeytanlaştırır; yerine önerdiği ‘demokratik konfederalizm’ise bir tür siyasi yok oluştur.
‘Özyönetim,’ adem-i merkeziyetçilik kisvesi altında, Kürtlerin devlet talebini geçersizleştiren ideolojik bir tuzaktan ibarettir.
Meclisler, komünler ve ‘halk iradesi’ gibi kelimelerle süslenen bu yapıların fiili denetimi söz konusu değildir. Zeminde demokrasi yoktur; yukarıda ise sadece Önderlik vardır. Önderlik ise Abdullah Öcalanı aşan bir kurumsal kimliği ifade ediyor.
Apocu doktrin, sadece devleti red etmekle kalmaz; devlet isteme iradesini de yok eder; Kürtlerin siyasi gelecek tahayyülünü imha eder; onyıllaca Kürtleri peşinden koşturduğu bağımsızlık idealini geri alır ve ellerine, bu saatten sonra hiçbir şekilde onlara kayda değer bir fayda sağlamayacak olan ‘yerel yönetim’ romantizmini tutuşturur.
Öcalan adına piyasaya sürülen demokrasi tabanlı doktrinde kadına özel bir rol verilmiştir…
Görünüşte özgürleştirici, hakikatte ise Kürt kimliğinin çözülmesini hızlandırırıcı bir rol...
Geleneksel Kürt toplumunda kadın, dili, kültürü ve kimliği taşıyan temel aktördür.
Apocu doktrin Kürt kadınının bu misyonunu tersine çevirir.
Kürt Kadını artık kimlik taşıyıcısı değil; kimliksizleştirmenin aracıdır. Kadın Meclisleri ve savunma birimleriyle kadın, ailesinden koparılır, toplumundan soyutlanır ve ‘özgürleşme’ adına milli kimliğe karşı konumlandırılır.
Apocu doktrin, kadın özgürlüğü adına Kürt kadınını milli kimliğine sırt çevirmeye teşvik eder.
‘Özgür kadın’ retoriği ile kimliksizleştirilen Kürt kadını, bir kimliksizleştirme aracına dönüştürülür.
Kimliksiz özgürlük, köleliğin makyajlanmış halidir.
https://x.com/okcuoglu_ahmet/status/1926676157564379229?t=BIM4becVwfqyc4_SBjwWUw&s=35
Simon Zerafa
in reply to Hacker News 100 • • •